27 Şubat 2012 Pazartesi

Alternatif hayatlarımız ne âlemde?

Senaryosundaki bariz gediklere, eksikliklere ve de mantıksızlıklara rağmen Another Earth sık sığındığımız bir düşe, yaygın bir arzuya seslendiği için izleyeni yakalayıveriyor. "X olmasaydı ben ne olurdum?" ya da "X olsaydı ben ne olurdum?" soruları etrafında dolanan bir düş bu. Çeşitli farklı biçimleri de oluşturulabilir, bu düşün, bu sorunun. Hatta sorunun içine biz de katılabilir: "X durumunda nasıl bir toplum olurduk? Nasıl bir dünya olurdu? Nasıl bir tarih olurdu?" gibi. Ama kurulacak farklı düşlerin de farklı soruların da içerdiği arzu aynıdır: Alternatif ben arzusu.
Aynı tema, beyaz perdede çok geniş bir yelpazede yeniden ve yeniden işlenmiştir: "Yaşadıklarınızın bir başka versiyonu, bir başka seçenek olsa ne isterdiniz? Elinizde bir fırsat olsa hayatınız nasıl olurdu?" gibi. Alternatif ben, alternatif hayat denince akla ilk olarak Przypadek, Butterfly Effect, Groundhog Day, Sliding Doors, Lola Rennt, Donnie Darko, The Devil's Advocate gibi olası benlerin, yani benin farklı versiyonlarının filmin ana temasını oluşturduğu filmler geliyor. Ancak Matrix, Inception gibi bilimkurgu kabilinden filmlerin de ana izleği benzer değil midir (sanal ben ve gerçek ben ya  da uyuyan ben ve uyanık ben)? Hatta bu yelpazeye Ah Belinda da katılamaz mı? Çünkü alternatif ben olumlu bir düşten çok bir kâbusa da benzeyebilir. Tıpkı Black Swan'de olduğu gibi. Ancak arayış aynıdır: Ben, bir başka ben olabilir miydim?

Aslında işlenen fantazi bir tür modern folk fantazidir ve popüler ismi de parelel evrendir. Paralel evren efsanesinin içerdiği absürdlüğe rağmen tekrar ve tekrar sinemaya uyarlanabilir olması tam da içerdiği güçlü fantazmatik çekirdeğin kanıtı değil midir? "Öbür evrendeki ben ne yapıyorum ki acaba?" ya da "Durup duruken parmağım sızladı, acaba ruh ikizime bir şey mi oldu?" gibi. Hadi, Gerçek konusunda bu kadar sapıtan soruları bir kenara koyalım. Ama Hollywood sayesinde en az bir kez olsun aynanın hangi tarafının sûret, hangi tarafının Gerçek olduğunu en az bir kez sormamış mıyızdır kendimize?
Another Earth ise alternatif beni ulaşılabilir bir Gerçek'e dönüştürmesi nedeniyle diğer filmlerden ayrılıyor. Filmin hemen başında dünyanın bir başka versiyonunun da güneşin etrafında döndüğü keşfedilir. Bu dünyanın bir tek coğrafyası değil kentleri, kentlerinin sokakları da dünyanın aynısıdır. Ve öteki Dünya'da yaşayan insanlar da doğum tarihleriyle, yaşantılarıyla bu dünya ile aynıdır. Ortaya çıkan ve tıpatıp dünyaya benzeyen Öteki Dünya sayesinde kendinize bir mekik yolculuğu uzaklıktasınızdır artık. Fantazinin içerdiği arzu yani alternatif ben bir iç dünya düşlemi değildir artık. Gece ve gündüz gökyüzündedir, başınızın hemen üstündedir. Fantazi artık televizyondan evlerin oturma odalarına Gerçek olarak girmektedir.
Alternatif ben daha çok zorlu yaşantılarla ilgili olabilir, ama şart da değildir. Another Earth de suçluluk hissi ve suçluluk hissinin ucunun bağlandığı alternatif Ben fantazisini bir Gerçek olarak ele alıyor. Bir Gerçek olarak alternatif hayatın, alternatif Ben'in karşımıza dikilmesi olasılığından bahsediyor. Fantazi fantazi olmaktan çıkar ve sakin ev hayatlarının sukunetli misafir odalarına kadar girer: Kendinizle karşılaşsanız fark ne olurdu?
Aslında çoğu kişi hayatında alternatif bir yan olduğunu hep bilir: "Yaşadığım hayat daha iyi olabilirdi, yaşadığım toplum daha az eşitsiz olabilirdi!" gibi. Ama alternatif hayat bir fantezidir. Oraya kaçılır, ara sıra; oraya varılmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder